Türk çelik sektörü, üretim ve ihracatta çok yönlü stratejiye geçti
2023 yılını kayıplarla kapatan Türk çelik sektörü bu yılın ilk 6 ayında ihracatta yükseliş kaydetse de hedeflenen rakamlara ulaşamadı. Dünyada yavaşlayan ekonomi, korumacılık önlemleri, daralan talep çelik sektöründe yeni atılımları beraberinde getirdi. Bu kapsamda sektör 2024 yılının ikinci yarısı ve 2025 yılı için de üretim ve ihracatta çok yönlü stratejiye odaklandı. Üretimde iç pazarın korunması için özellikle Çin ve diğer ülkelerin ürünlerine koruma isteyen sektör, ihracatta Ticaret Heyetleri ile yeni belirlenen hedef pazarlara yönelik çelik ihracatını artırmayı hedefliyor. Bunun yanında şirketlerde dünyadaki durgunluğa ve Çin’in ihracatını artırması ile daralan talep karşısında üretim kapasitesini önceki yıllara göre kısmaya başladı. Aynı zamanda sektör Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’na (SKDM) uygun olarak üretim yapılması için çalışmalarını sürdürüyor. Çelik sektörü enerjinin temiz olarak üretimine imkân veren hidrojen kullanımı üzerine araştırmalarına da hız verdi.
ERKAN ÇAKAN/İSTANBUL
Dünyada yavaşlayan ekonomi, korumacılık önlemleri, daralan talep tüm sektörleri etkilediği gibi çelik sanayinde de durgunluk söz konusu. 5 yıldır pazarlarını koruma altına alan ABD ve AB bunun yanında iç piyasasındaki durgunluktan dolayı ihracatını artıran Çin, çelik sektörünün daralmasına neden oluyor. Türk çelik sektörü de bu durumlardan kaynaklı ve bölgesindeki krizlerin etkisiyle hem üretimde hem de ihracatta çok yönlü stratejisini devreye aldı. Çin’in piyasaları domine etmesi ile birçok pazarda rekabet gücünü kaybeden Türk çelik sektörü yeni belirlenen hedef pazarlara yönelik Sektörel Ticaret Heyetlerini güçlü bir şekilde devreye aldı.
Çinlilere karşı bir önlem alınmaz ise sektörde daha büyük sorunlar yaşanacak
Avrupa Birliği’nin uyguladığı kotalar, ABD’nin vergilerinin yanı sıra trend haline gelen korumacılık önlemleri ile daha önce ithalat yapan birçok ülkenin şimdilerde ihracatçı konumuna gelmesi sektörü iyiden iyiye dar boğaza sürüklüyor. Sektör temsilcileri ise bu durumda “bizimde kendi pazarımızı korumamız” gerektiğini savunuyor. Şu anda sektörde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Devletin biran önce önlem alması gerekiyor. Özellikle Çinlilere karşı bir önlem alınmaz ise sektörde daha büyük sorunların yaşanacağını belirten sektör yetkilileri, “Sektör olarak Çin ürünlerine karşı 2023 kasım ayında damping şikayetinde bulunduk. Bu şu anda soruşturma- inceleme aşamasında devam ediyor ve biran önce sonuçlanması gerekiyor. Türkiye’de birçok büyük firma yeni yatırımlar yaparak üretim kapasitelerini artırdılar. Bu yatırımların devam etmesi için iç pazarın korunması çok önemli.”
Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin savaşlarının etkileri devam ederken Çin’in yükselen enflasyonun küresel resesyona sebebiyet vermesi sonucu önemli pazarların halen eski hareketliliğe ulaşamadığını belirten sektör temsilcileri, “Tamda bunun için bütünsel bir strateji ile varolanı korumak en önemli amacımız. Kapanan İsrail pazarı da sektörün ikinci yarıda ihracatta daha da zorlanacağını gösteriyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da ise son dönemde Fas, Tunus gibi geleneksel pazarlarımız ticaret politikası önlemleri uygularken, Mısır ve Körfez Ülkeleri teknik engeller uygulamakta. Ama Türk çelik sektörü olarak uzun yıllara dayanan ihracat tecrübemiz sağladığı esnek pazar kabiliyetimiz sayesinde daralan ya da fiyat tutturmakta zorlandığımız ülkeler yerine ihracatımızı daha iyi kâr marjı olan bölgelere çevirmekle çözüm sağlamaya çalışıyoruz” açıklamasında bulundular.
Çolakoğlu, Ereğli, Habaş, Tosyalı üretimlerini kısmak zorunda kaldı
Sektörün önde gelen duayen isimlerinden dergimize konuk ettiğimiz ÇİB Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, sektörle ilgili şunları söyledi: “Türkiye’de bir çok büyük firma yeni yatırımlar yaparak üretim kapasitelerini artırdılar. Bu yatırımların devam etmesi için iç pazarın korunması çok önemli. Son iki aydır Türkiye’nin önde gelen çelik devleri, Çolakoğlu, Ereğli, Habaş, Tosyalı üretimlerini kısmak zorunda kaldı. Eskiden bu şirketler bayram demeden tatil demeden devamlı üretim yaparlardı, artık yapamıyor. Üretimi kısmak zorunda kaldılar. Çünkü Çinli firmalar bizim fiyatların 100 dolar altında satıyor. Rekabet etmemiz güçleşiyor. ABD ve AB halen kendi pazarlarını koruyor. Yassı çelikte tüketimin yüzde 50’si ithalatla karşılanıyor. Türk şirketleri olarak yatırımlarımızı yaptık kapasitelerimizi büyüttük ama kullanamıyoruz” dedi.
Yılı 16,5 milyar dolar ihracat ile tamamlamayı hedefliyor
Türk çelik sektörü 2024 yılını önceki yıla göre yüzde 12 seviyesinde artışla toplam 16,5 milyar dolar ihracat ile tamamlamayı hedefliyor. Türk çelik sektörü en büyük pazarları olan AB, ABD ve Orta Doğu/Kuzey Afrika bölgelerinde ticaret politikası önlemleriyle mücadele ediyor.
Her ülke kendi iç pazarını güçlü bir şekilde koruyor
AB’de yürürlükte olan kota uygulaması ve ürünler özelinde damping soruşturmalarının yanı sıra sınırda karbon düzenleme mekanizması ticaretin önünde büyük engel teşkil ediyor diyen sektör temsilcileri, “ABD’de ise Section232 kapsamında yüzde 25 vergi uygulanmakta olup, Meksika, Kanada, Japonya, Güney Kore, AB ülkeleri gibi rakiplerimize sağlanan muafiyetler nedeniyle rekabet gücümüzü yitirmiş durumdayız. Ayrıca artan maliyetlerden dolayı rekabet gücümüz zayıfladı. Mevcut pazarlarda yeniden rekabet edebilmek ve ihracatımızı artırabilmek için rekabetçiliğimizin önünde engel teşkil eden uygulamaların kaldırılmasını bekliyoruz” diyor.
Yeşil çelik geleceğin yıldızı olacak
Sektörün gündeminden düşmeyen Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) alanında şirketler önemli adımlar atıyor. AB SKDM uygulamasına uygun olarak üretim yapılması için çalışmalarını hızlandıran sektör, yeşil dönüşümle birlikte karbon ayak izini azaltımı noktasında yatırımlarını sürdürüyor. Çelik sektörü enerjinin temiz olarak üretimine imkân veren hidrojen kullanımı üzerine araştırmalarına da hız verdi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Demir Çelik. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.